11 Haziran 2015 Perşembe

ERGENLİK (ADOLANS) DÖNEMİ GENÇLERDE KİŞİLİK GELİŞİMİ VE SORUNLARI




 

ERGENLİK (ADOLANS) DÖNEMİ GENÇLERDE KİŞİLİK GELİŞİMİ VE SORUNLARI


Gençlik olarak adlandırılan 14-22 yaş grubunu oluşturan popülasyon tüm sosyal grupların üzerinde durduğu ve ilgi gösterdiği bir toplumsal katmandır. Ülkelerin sosyal nüfus hareketleri içerisinde kendilerinde biyolojik ve ruhsal olarak en üst seviyede olan enerjilerinin suistimal edilerek ideolojik ve saplantılı düşünce akımlarına yönlendirilmesini engelleyip onları sevgi ile kendileri ve mensubu oldukları topluma üreten bireyler haline yönlendirebilmek için onların içinde bulundukları dönemin yani “ Gençlik Dönemi” nin psikolojik boyutunu bilmek hayati önem taşımaktadır. Genç bu dönem sürecinde sosyalisazyon içinde olup, bu dönemin göz ardı edilmesi durumunda idealleri olamayan, sosyal uyumu yakalayamamış, iletişim ve problem çözme becerilerini geliştirememiş bireyler olarak karşımıza insanlardan hoşlanmayan, depresyon meyilli çaresiz bir ruh haline sahip yıkıcı, kırıcı, saldırgan,şiddeti kutsayan,vahşete duyarsızlaşmış,mantıksal değerlendirmeleri bozulmuş,kişilik yapısı sosyo patik bir ruh hali taşıyan ve eylemlerine bunu aksettiren hastalıklı bireyler olarak çıkacaktır.İşte tam da bu sebeplerden dolayıdır ki gençlik üzerinde önemle durmamız,onların var olan üstün enerjilerini doğru yönlendirmelerine rehberlik etmemiz,onları bedenen ve ruhen kirletecek,zarar verecek tüm olumsuz etmenlerden korumamız gerekmektedir.Aksi takdirde onları ve dolayısı ile toplumu bekleyen akıbet sosyal, psikolojik ve politik açılardan yabancılaşma,akabinde çürüme nihayette ise, sosyal şiddet kaçınılmaz olacaktır.

     Kişiliği en genel anlamda, “ Bireyi yetenek ve tüm özellikleriyle toplumsal yaşamda etkili yapan, kendine özgü ve biricik varlık haline getiren her şey “ olarak ifade etmek mümkündür. Kişilikten söz edilebilmesi için, kişinin bilinç düzeyinde olması ve kendini sürekliliği olan biçimde biricik varlık olarak evrende anlamlandırması gerekmektedir. Bundan dolayı da, bireyin zihinsel, duygusal,sosyal ve fiziksel tüm özellikleri kişilik örüntüsünün oluşmasında önemli ve kapsayıcıdır. Toplumca varlığı kabul edilme yüksek beklentisi içinde olan ergen bu dönemde; fiziksel, ruhsal, düşünsel, sosyal ve davranış yönlerinden inanılmaz değişim içerisindedir. Bu değişim ne kadar sağlıklı ve yumuşak geçirilirse ergenin yetişkinlik kişiliği de o denli sağlıklı olacaktır. Ergenler, fiziksel ve duygusal  değişiklikleri yoğun yaşadıkları bu dönemde, içinde yer aldıkları sosyal çevre ile uyum sorunları yaşamalarına neden olan değişik stres kaynaklarının baskısı altındadırlar. Değişim gelişmeye yol açmakla beraber, pek çok olumsuzluğu da beraberinde getirebilmektedir. Bu olumsuz, istenmeyen durumlar ergenin gelecekte üstleneceği bireysel ve toplumsal rollerde, sorumluluklarda çok ciddi sıkıntılar yaşamasına sebep olacaktır. Bu aşamada ergenleri bekleyen en önemli olumsuzluklar ise okul uyumsuzluğu ve madde bağımlılığıdır.Okul uyumsuzluğu ergende doğal olarak akademik başarısızlığı beraberinde getirmektedir. Halbuki insan içinde yaşadığı toplumun zamanın belirlediği yeterlilik niteliklerini kazanmak ve taşımak zorunluluğu ile karşı karşıyadır. İstenilen ve sağlıklı olan gerekli olan bilgi ve becerileri kazanarak başarıya ulaşmasıdır. Bunun aksi başarısızlıktır. Başarı bireysel tatmin ve doyumu getirirken, başarısızlık bireyde tatmin ve doyum eksikliği oluşturmaktadır. Burada başarıdan kastımız ise, bireyin önceden belirlenmiş hedeflerine bir plan ve program dahilinde adım adım ulaşmasıdır. Ergenin akademik başarısını etkileyen ana faktörleri kendisinden ve çevresinden kaynaklanan etmenler olarak sınıflamak mümkündür. Çevresel faktörlerin başında aile gelir ve bunu okul izler. Ailenin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel durumu, okulda ise, okulun fiziksel yapısı, donanım ve konumu ile idareci, öğretmen ve arkadaş tutumları bu süreci direk olarak olumlu ya da olumsuz olarak etkiler. Bireyin kendinden kaynaklanan etmenlerin başında ise kendi kişilik özellikleri gelmekte bunu zihinsel, fiziksel, ruhi gelişim düzeyi ile uyum gücü, motivasyon becerisi ve kaygı düzeyi izlemektedir.

     Tüm bu açıklamalardan sonra geleceğimiz olduğunu her fırsatta dile getirdiğimiz gençlerimiz için yaşamlarının zorlu gelişim evresi olan ergenlik dönemini sağlıklı olarak yaşayabilmeleri ve atlatmaları için neler yapılmalıdır sorusu oldukça önemlidir. Öncelikle Nasıl bir gençlik istiyoruz ? sorusu çıkış noktamız olmalıdır. Gençlik ile ilgili tüm kararlar makro ölçekte devlet politikası olmalı ve bu politika tüm uygulama sahasının ana çerçevesini çizip süreçlerde maddi manevi destekleyici olmak zorundadır. Gençler çok iyi planlanıp programlanmış sürekliliği ve gündelik pratik uygulaması olan bir Ahlak Eğitimi’ n den yararlanmalıdırlar. Bu ahlak eğitimi içerik olarak kişisel gelişim, zararlı madde bağımlılığı, kendini anlama ve anlatma, kişisel sağlık ve spor, sanat ve sanat uygulamaları gibi ana başlıkları taşımalı ve gençlere vermelidir. Yüksek ideallerin ancak yüksek idealleri benimseyen ve yapabilme kapasitesine sahip bireyler ile başarılabileceği gerçeği asla göz ardı edilmemelidir.

     Nihayet sağlıklı bir gençlik için, ana baba eğitimine, okul eğitim olanak ve kalitesinin arttırılmasına, ergen sağlığına yönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin et kinliğinin genişletilmesine, kültür, sanat ve spor etkinliklerinden yararlanan genç nüfüsun sayısının arttırılmasına, yüksek bir ahlak ve din eğitiminin verilmesine büyük önem verilmelidir.
    
 Selam ve dua ile…

Dr. Hakan DOLGUN (PhD)
Uzm.Pedagog
Konak & Hisar Anadolu İHL

 


 HAZİRAN 2015
İ Z M İ R

* Yazıların tüm telif ve yayın hakları saklıdır. Kısmen ya da tamamen izin alınmadan yayınlanamaz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder