GÜN GEÇTİKÇE KÜÇÜLEN YENİ BAĞIMLILIĞIMIZ AKILLI TELEFONLARIMIZ VE BUNA KARŞIN BÜYÜYEN YALNIZLIĞIMIZ
Zaman durmadığı gibi an periyodunda
yaşayan tüm canlıları da kendi akış hızına ve yapısına uyduruyor.Bu süreçten
insanoğlu tarih boyunca kaçamadı.Geri kalan ya da kaçmaya kalkışan tüm canlılar elimine oldular.Zamanın Ruhu
denilen kaçınılmaz metafor işte bu.
20
yy’ın son periyodu, iletişimin ceplere girmesi ve son sürat bu cep aletlerinin
üstün yeteneklere kavuşarak 21 yy’lı karşılamamıza tanıklık etti.Artık uzaklar
yakınımıza gelmişti gelmesine lakin yakınlarda bir hayli uzaklaşmıştı bu minik
aletlerle.Her an zaman mefrumundan neredeyse bağımsız olarak küresel bir
iletişim halindeydik yediden yetmişe.Bu küresel çılgınlık halinden ülkemizde
nasibini almıştı.Öyle ki, The World FactBook'a göre Türkiye’de cep telefonu
abonesi 2013 yılı sonu itibari ile 69 milyon ve nüfusa oranı ise % 90 ile dünya
sıralamasında ilk on sırada yer almaktadır.
Bu kısa alanda okullarda çocuk ve ergenler
açısından cep telefonlarının psiko-sosyal etkilerini irdelemeye
çalışacağım.Çocuklarımızda cep telefonu kullanma yaşı 7’ye,model değiştirme
süresi de 1 yılın altına düşmüştür.Meslek hayatımda gençler üzerinde yaptığım
gözlem,görüşme ve kontrollü anket sonuçları telefonların haberleşme amacından
daha ziyade sırasıyla; 1- Oyun oynamak 2- Müzik dinlemek 3- Fotoğraf ve video
çekmek,izlemek 4- Mesajlaşmak 5- Resim ve görüntü transferi 6- Haberleşmek
olarak belirtilmiştir.
Ergenlerde,cep telefonuna sahip olma
nedenlerinin başında grup psikolojisi ve normları rol oynamaktadır.Gençler
bağlı bulundukları grubun normlarına uymaktadırlar.Telefona sahip olmama durumu
hele ki model olmayan bir cihaz ergenlerde eksiklik algısı yaratmaktadır.Ayrıca
ergenler açısından telefonlar yalnızlıklarını ve can sıkıntılarını gideren
neredeyse mucizevi bir ilaç işlevi de görmektedir. Cep telefonuna sahip olma ve
kullanımına ilişkin bu reel durum ergen popülasyonunda varolma mit’i ni ve
sosyalleşme ihtiyacını karşılamaktadır.
Doğal olarak da bu durum telefonların
ve kişisel medya araçlarının yanlış
kullanımını ve davranım bozukluklarını beraberinde getirmektedir. Çocuk-Ergen
cep telefonu ilişkisi artık bağımlılık olarak tanımlayabileceğimiz kriterleri
karşılar düzeydedir.Sosyalleştiklerini sanan buna karşın asosyal davranışlar
gösteren,yalnızlık duyguları içinde debelenen,benlik saygıları gittikçe azalan
bir gençlik popülasyonu ile karşı karşıyayız.
Bütün bunlara karşın ne yapabiliriz
sorusunun karşılığı,değerlere dayalı eğitim,hayır denilebilen bir çocuk
yetiştirme tarzı,ben merkezci ve narsist kişilik kazandırıcı ev içi eğitimin
acilen terk edilmesi,ilköğrenim seviyesinden itibaren ders programlarının
içeriğine doğru medya kullanımı konularının özenle yerleştirilmesi
gerekmektedir.Ebeveynler çocuklarını baş tacı ederlerken evin tüm otoritesini
çocuklara devretmek yerine,onların evdeki konumunu ve değerini doğru olarak
tanımlamalı ve her işte olduğu gibi sürekli öğüt veren değil rol model olan,tutarlı davranışlar sergileyen büyükler olmalıdırlar.Her evin ulusal ve küresel
değerlerden harmanlanmış yine aile üyeleri tarafından öğrenilmiş,benimsenmiş
bir “ aile değerler sepeti “ olmalıdır.
Umut edelim ki, bu küçük cep telefonları
ve kişisel medya aletleri büyük ve biricik yalnızlığımızın mezar taşları değil,
gerçekten uzaklarda olan sevdiklerimizi bize getiren, gerçek ve temiz bilgiyi,
yaşama dair duygu ve düşüncelerimizi ahlaki çerçeve içerisinde başkaları ile
paylaşabildiğimiz zamanın ruhunu yansıtan araçlar olarak kalırlar.
Selam ve dua ile..
Dr. Hakan DOLGUN (PhD)
Uzm.Pedagog
( TELEFONUMU UNUTTUM - I FORGOT MY PHONE / Written by Charlene deGuzman - Directed by Miles Crawford - Starring Charlene deGuzman )
OCAK 2015
İ Z M İ R
* Yazıların tüm telif ve yayın hakları saklıdır.Kısmen ya da tamamen izin alınmadan yayınlanamaz.